DEVAM: 51. Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem)’in Abdest Alış Şekli
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
وَيَزِيدُ
بْنُ خَالِدٍ
الْهَمْدَانِيُّ
قَالَا
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ ابْنِ
عَجْلَانَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَقِيلٍ
عَنْ
الرُّبَيِّعِ
بِنْتِ
مُعَوِّذٍ ابْنِ
عَفْرَاءَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
تَوَضَّأَ عِنْدَهَا
فَمَسَحَ
الرَّأْسَ
كُلَّهُ مِنْ
قَرْنِ
الشَّعْرِ
كُلِّ
نَاحِيَةٍ
لِمُنْصَبِّ
الشَّعْرِ
لَا
يُحَرِّكُ
الشَّعْرَ
عَنْ
هَيْئَتِهِ
er-Rubeyyi' bint Muavviz
b. Afra'dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)
er-Rubeyy'in yanında abdest almış, başını bütünüyle saçlarının en üst kısmından
itibaren saçlarının dökülüp nihayet bulduğu yere kadar her tarafını saçının
şeklini bozup dağıtmadan meshetmiştir.
Diğer tahric: Tirmizî,
tahare; İbn Mace tahare; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Rasul-i Ekrem (s.a.v.) efendimiz zevcelerinin
veya zevcelerinden birinin de bulunduğu bir yerde er-Rubeyyi (r.anha)'nın
yanında abdest almış ve başının her tarafını kaplarcasına meshetmiştir.
Metinde
geçen ... kelimesine farklı manalar verildiğinden bu mevzuda ortaya farklı izah
tarzları çıkar. Şah Veliyyüddin el-Iraki bu kelimenin, "Bir tutam saç,
başın dört yanından herhangi birisi ve başın tepe noktası" manalarına
geldiğini söylüyor. et-Tevessut isimli eserde ise, şöyle deniliyor. "Bu kelime ile başın orta noktası
kastedilmiştir. Eğer bu kelimeyle saçların döküldüğü, baş'ın aşağı kısımları
kastedildiği kabul edilirse, o zaman aşağıdan yukarı doğru eller çekilirken
saçların bozulması gerekeceğini unutmamak lazım gelir. Halbuki Hadisin son
tarafında meshten sonra saçların meshedilmeden evvelki halinin hiç bozulmadığı
ifade ediliyor."
Buna
göre Rasul-i Ekrem (s.a.v.)'in iki eliyle tepe noktasından itibaren öne,
arkaya, sağa ve sola olmak üzere dört tarafa doğru başının tümünü meshetmiş
olması gerekir.
Muhammed
Şemsulhak el-Azimabadi ise Avnul-Ma'bud adlı şerhinde "Karnusşa'r,
hayvanlarda bulunan boynuzdur. İnsanlarda ise, hayvan başına nisbetle boynuz
yerinde bulunan yerdir. Nitekim Kamus'ta da böyle denilmektedir" diyor.
Buna
göre, bu kelimeyle kastedilen başın ön tarafıdır. Rasul-i Ekrem (s.a.v.)
başının ön tarafından başlayarak dört tarafını da kaplayacak şekilde
meshetmiştir. Bu mesh, başın arka tarafından saçların döküldüğü yere kadar
devam etmiştir. Eğer meshi Rasulullah önden arkaya doğru yahutta tepeden
herhangi bir tarafa veya soldan sağa veya sağdan sola doğru yapmış olsaydı,
saçlarının şekli bozulurdu. Halbuki Hadisin devamında saçların meshten evvelki
şeklinin bozulmadığı ifade ediliyor. Bu ifadeden saçların arkaya doğru
tarandığının kabul edildiği anlaşılıyor.
Bu
mevzuda Şevkani de şunları söylemektedir: "Kişi önce başının ön tarafını
ve sonra da arka tarafını ayrı ayrı mesheder ve bu iki mesh bir mesh sayılır.
Eğer bir defada hem önü hem de arkayı meshederse, o zaman saçların şekli
bozulur."
Ahmed
b. Hanbel'e kadın veya kadın gibi uzun saçlı erkeğin başını nasıl meshedeceği
sorulmuş. O'da: "İsterse er-Rubeyyi'den rivayet edildiği gibi
mesheder" demiş ve er-Rubeyyi’ hadisini zikretmiştir. Sonra da işte şöyle
diyerek elini tepesine koyup, evvela başının ön tarafına doğru çekmiş, sonra
kaldırıp tekrar tepesine koyarak bu defa başının gerisine doğru götürmüştür.
Bu
ifadelerden de saçların dört tarafa tabii haliyle dökülüp sarktığı kabul
edildiği anlaşılıyor. Saçların dökülüp nihayet bulduğu yere kadar meshetmekten
maksat, saçların dört tarafa döküldükleri yere kadar meshetmektir. Bu hadisin
ravisi Abdullah b. Akil'dir. Muhaddisler tarafından rivayetinin kabulü,
tartışmalı olan bir kişidir. Her ne kadar bu hadisin ravisi tenkid
edilmişse'de, İbn Reslan'ın dediği gibi bu hadiste tarif edilen mesh tarzının
uzun saçlılara mahsus özel bir mesh şekli olması da mümkündür.
Demek
oluyor ki: başı kaplarcasına her defasında tepeden başlamak üzere saçın tümünü
meshetmek caizdir.